Röportaj: Kaan Bağcı
- Gizem Eren Sütçüoğlu
- 3 Haz 2014
- 3 dakikada okunur

‘’ Nanostructure ‘’ ve aynı serinin ikinci ayağı olan ‘’ Trigonal Meshes ‘’ adlı hayvan serinizin oluşum sürecinden bahseder misiniz? Şuan ki durumu stabil midir? Bu seri ile ilgili bizi neler bekliyor?
Plansız gelişen bir seri oldu, üzerine düşündükçe devam edebilecek bir konsept olduğunu farkedip çalışmaya devam ettim ve yavaş yavaş geliştirmeye gayret ediyorum. Şu aralar iş yoğunluğum ve sergi hazırlıklarım sebebiyle biraz ara vermek durumunda kaldım fakat devam etmeyi düşünüyorum hatta yetiştirebilirsem bu seriden yeni işlerimi sergime dahil edicem. Bir tane de heykel çalışmak gibi bir fikrim var onun üzerine de çalışıyorum fakat ne zamana birşeyler görürüz şuan için bir şey söyleyemiyorum.
Yukarıda bahsettiğimiz serilerle ilgili bir soundtrack oluşturacak olsanız ağırlıklı olan tarz ne olurdu?
Sanırım world music, ethnic jazz tadında bir playlist olurdu.
Güdüleriniz sizi en çok neye yönlendiriyor? Bir bütünün ilk oluşumu nasıl bir detay barındırır?
Ben ne kadar uğraşsam da illa ki kendimi “hata, özür, ölüm, kaza” gibi çok hoş karşılanmayan yada olacakların bütününde ciddi farklar yaratacak küçük detayları incelerken buluyorum. Yani bir şekilde mutlaka bu söylediklerim yada türevlerine doğru yöneliyorum. Bunun doğal sonuçlarını simülize etme gayretiyle devamlı izliyorum. Bu bana devamı için büyük ölçüde yardımcı oluyor.
Çizimlerinize baktığımız zaman ilk anlamamızı istediğiniz şey nedir? Çizimlerinizde neler hissedilerek oluştuklarını merak etmeliyiz yoksa tabi ki üzerinde bulunan azami çabayı takdir etsek kafi mi?
Aslında bahsi geçen “çaba” bazen ortaya konan üründe her zaman göze batmayabilir yada anlayamayabiliriz. Benim bu konuda bir takıntım var iyi midir kötü müdür bilmem ama mutlaka o işe harcanan emeği bir tartmaya, anlamaya çalışırım elimden geldiğince. Bu mesele benim için önemlidir. Fakat ne kendi işlerimde ne de başka birisinin işlerinde -şu anlaşılmalı- yada –bu işten bu mesajı çıkartmamalı- gibi bir sınırlama yapmak yada yapabileceğini düşünmek biraz anlamsız geliyor bana. Tabii ki bir fikir, bir mesaj, bir eleştiri v.s. üzerinden yapıyorum çoğu işimi ama karşıdaki insanda neler uyandırdığını öğrenebilmek için ben genelde dinlemeyi ve renk vermemeyi tercih ediyorum.
Karikatür çizen bir baba, grafik tasarım okuyan bir kardeşe sahipken daha önceki röportajlarınızda müzik aleti alabilmek için grafik tasarımı yapmış olmanızı bize nasıl açıklayabilirsiniz?
Soruyu okuyunca halime güldüm biraz Bu tahminimce sanatın her dalında geçerli olan bir sıkıntı. Yapılacak projelere, hayata geçirilecek fikirlere yeterli bütçeyi ayıramamak yada bulamamak... Ben genel anlamda “yaratmak” eylemini gerçekleştirebildiğim sürece mutlu olduğumu düşünüyorum, mesela benim için önceden müzikti, şimdi illüstrasyon ve bunu yapabilmek için elimden gelen tüm gayreti gösteriyorum, o zamanlar o işleri para kazanabilmek için yapmak gayretindeydim ve o amaçla başladım. Sonradan müzik konusunda bir duraklama oldu ve artık 7/24 birşeyler çizmek için çalışıyorum. Yarın ne olur ozaman da bilemediğim gibi şimdi de bilemiyorum Yaşayıp görücez...
Müzik, grafik, heykel, fotoğraf, tiyatroda müzik (ki bu kimilerine göre tiyatro oyunculuğu demek) ,illüstrasyon derken bir sabah sizi arama motoruna ‘yeminli mali müşavir nasıl olunur?’ diye arattırırken hayal edelim mi? Yoksa olmak istediğiniz yer tam olarak üzerinde bulunduğunuz yer mi? Şimdi biz illüstrasyondan sonra nokta mı koyalım, üç nokta mı?
Olmak istediğim yer hakkında hiç bir fikrim yok fakat kesinlikle bilgisyar başında o dediğiniz şeyi aramıycam (evet büyük konuşuyorum) Şuan yaptığım neredeyse tüm işleri gerçekten içimden gelerek ve isteyerek yapıyorum bu konuda çok mutluyum. Hatta kendi çevrem de bile olsa ufak tefek birşeyleri değiştirebildiğime inanıyorum bu çok büyük bir mutluluk.
Sosyal medya dışında işlerinizi nerelerden takip edebiliriz, daimi olarak çizdiğiniz bir yer var mı?
Freelance olarak her ay bir çok yere çiziyorum fakat sabit olarak çizdiğim bir yer yok. Genelde Sabitfikir Dergisi’nde işlerime denk gelebilirsiniz.
Çizgi romanlarla aranız nasıl? Sürprizlere açık olsun mu takipçileriniz?
Çok severim, çok isterim. Bir gün denk gelirse öyle bir iş açıkçası bana da sürpriz olur.
Tercihimiz kişisel olmakla beraber gelecekteki karma yahut kişisel sergi planlarınız nelerdir ve nerelerdedir?
Nisan ayının başlarında Amsterdam da Kallenbach Gallery’de olucam “works on paper” adlı bir karma sergiye trigonal meshes & animals serisinden 3 yeni işimle dahil olucam. İlk kişisel sergimi de Mayıs ayında İzmir’de Tom Keogh’un Kemeraltı’nda ki mekânında açmayı planlıyorum, yakında detayları paylaşıyor olucam...
İnsanlığa karşı sevgili dolu bir dünya için binlerce kişiyle aynı pistte dans etmek kadar
hoşunuza giden şeylerden bahseder misiniz?
Bunu çok garip hisler içinde söylüyorum aslında üzülmeli miyim sevinmeli miyim bilmiyorum ama ben seviniyorum. Başımızdaki bu insanlara karşı bu kadar insanın hep bir ağızdan geleceğimizi savunmasına, sokağa çıkmasına, tüm bu saçmalıklara rağmen ne sağ duyusunu ne de dik duruşunu bozmamasına çok seviniyorum. Artık ufacık birşey için bile korkmadan üşenmeden sokaklara dökülebiliyor olmamıza ve sonuna kadar var
olabildğimiz her sanat ve meslek dalında inandığımız ve güvendiğimiz şeyleri savunabiliyor olmamıza çok seviniyorum.

Comments